31 Ağustos 2009 Pazartesi

Sevgi Mağazası


İyi durumda_az kullanılmış giysilerinizi yıkayıp(mümkünse ütüleyip) mağazaya teslim ediyorsunuz.Muhtarlıkların yardımıyla tesbit edilen muhtaç aileler mağazadan alışveriş yapıyor.Aslında buna 'alışveriş' demek çok da doğru olmaz.Çünkü ücret ödemiyorlar.En çok çocuk giysilerine rağbet var.Hiç kullanılmamış giysi,ayakkabı,oyuncak vs. de bağış olarak kabul ediliyor.
Bir hevesle mağazayı gezmek istedim.Ama sonra bunun iyi bir fikir olmadığını anladım.Çünkü mağazanın kurulmasındaki temel amaçlardan biri de yardım alan insanların rencide olmaması idi.
Fotoğraf çekmeye imkan bulamadığım için web'den bulup üzerinde düzenleme yaptığım bu fotoğrafı yayınlıyorum.İçinde insan olmayan fotoğraf karesi bulamadım:)
Sevgi mağazasına sahip iller;Gaziantep(şehitkamil),İstanbul(Kadıköy),İsparta.
Gaziantep Sevgi mağazası,ipekyolu üzerinde,Şehitkamil Kapalı Spor Salonunun yanında.

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Birlikte İyiyiz

Kimse yok mu? derneğinden ''Birlikte iyiyiz'' kampanyası.
Daha fazla öğrenmek için buraya bakabilirsiniz.Site,bulunduğunuz şehirde iftara ne kadar zaman kaldığını da gösteriyor.Ezanı duymakta zorlandığım için benim çok işime yarayacak.

28 Ağustos 2009 Cuma

Bim Mağazalarındaki Atık Pil Kutuları

Atık pillerin zararlı olduğunu az çok hepimiz öğrendik.Ben radyasyon yaydıkları için zararlı olduklarını düşünüyordum.Biraz araştırdım.Mesele daha da derin.Organik çöplerle birlikte atılan piller toprağa karışıyor.İçeriğindeki zararlı maddeler(kurşun,çinko asitleri,civa,nikel v.s.) bitkiler ve hayvanlar yoluyla insan vücuduna giriyor.Sakat doğumlara,kansere,kısırlığa sebep oluyor!(muş).


''Tamam çöpe atmamalıyız anladım da,peki nereye atacağız?'' diye söylenip duruyordum.''Bim mağazalarında kutular var'' dediler.Hemen pilleri biriktirmeye başladım.Geçen hafta da ilk stoğumu kutuya boşalttım:)
Çöpe pil atarken yaşadığım iç burkuntusundan kurtulmuş oldum.Şimdi tanıdığım-ulaşabildiğim herkesi atık piller konusunda uyarmak kaldı geriye.Bunu kendime vazife edindim.Bir kişi üzerinde bile etkili olabilirsem kardır diye düşünüyorum.



Anladığım kadarı ile burada toplanan piller geri dönüşüme gidiyor.Ayrıca; BİM,TANSAS,MİGROS,ŞOK ve ARAS KARGO noktalarında da bu kutulardan varmış diye webde okudum.



Mübarek Ramazan vesile olsun.Hayırda yarışalım.İşe de pil biriktirerek başlayalım.Ne dersiniz?''Din sömürüsü yapıyor'' demezsiniz de mi?:)

23 Ağustos 2009 Pazar

Bunlar da Mersin'in Güzelleri



2004 yılında Mersin'e yolum düşmüştü.O zaman herkesin bildiği bazı yerleri;cennet-cehennem çukuru,Ashab-ı Kehf mağarası,şelale v.s. görme fırsatım olmuştu.Bu kez kenarda köşede kalmış,öyle herkesin bilmediği,tabiri caizse 'kayıp cennetler' peşindeydim.Uzuncaburç yaylası örneğin...
Aşşağıda(deniz seviyesinde) küçücük bir plajda 150 kişi sıkış tepiş_hem de öğle sıcağında_ yüzmeye çalışırken Uzuncaburç yaylasında in cin top oynuyordu.
Yayla fotoğraflarını ilerde bir gün yayınlarım(inşaAllah).Şimdi Mersin'in güzellerinden bahsedelim.Alttaki fotoğrafı yol kenarında hizmet veren bir gözlemecide çektim(Kargıpınar).Şu sandalyelerin güzelliğine bakar mısınız!Gözleme sadece 2 lira.Manzara bedava:)
Kamışlarla alanı çevirmişler.Şeker kamışı mı ki acaba?Her şeyi sormaya pek bir meraklıyımdır ama bu ayrıntıyı atlamışım.Peçeteliği saymazsak ortamda hiç plastik yok.Yolculuk yaparken böyle bir yerde durmak çölde vahaya düşmüş hissi uyandırıyor insanda:)


Gözleme sobası.Üzerine bir kazan atarsanız mısır da haşlayabilirsiniz.

Bir mersinlinin çeyiz sandığından neler çıkar?Anneanneden kalan pamuklu,yünlü,ipekli el dokumalar;havlular,kuşaklar,göynekler,mendiller...
Pembe 'darabulus' ipekli kumaştan dokunmuş.Kadın giysisinde eteğin üzerinden aşşağı doğru sarkıtılırmış.Bu biraz fiyakalısı.Özel günler için.
En alttaki göynek.Bir nevi iç giysisi.Yüzde yüz pamuklu kumaştan.Diğerleri havlu.
Şimdi ben yüzde yüz pamuklu kumaştan bir giysi almak istesem,markalaşmış bir ürün almak zorundayım.Bir kucak dolusu para dökerek...Bundan çok değil 60 yıl önce nenem(sözün gelişi) bile pamuklu giyiyordu.Demek çok dokunduğu için fiyatı da ucuzdu.O günlere geri dönmek çok mu zor ki?

Mersin kilimleri.Keçi bol elbet.Keçi kılından dokunuyor kilimleri de.Mersinliler 'çul' diyor bu güzellere.Ben 'kilim' diye bahsedeceğim.
Alttaki yolluk keçi+yün ipliğinden.Üzerindeki seccade diğerleri gibi dik tezgahlarda değil yatay tezgahta dokunmuş.


Keçi kılından heybe.

Culfa dokuması nakışsız seccade.Tezgahı yatay.
Yaz gelince halılar kaldırılıyor,kilimler seriliyor.Eskisi gibi dokuyanı yok.Çul dokuyan birini bulmak istesem epeyce araştırıp soruşturmam gerekir.Fotoğrafını çektiğim çullar 70 küsur yıllık.Aklımızı başımıza almazsak 20 sene sonra fotoğrafını çekecek çul dahi bulamayacağız.


Hatırımı kırmayan,üşenmeden sandığındakileri ortaya döken Silifkeli Sadiye Hanım'a teşekkür ediyorum tekrar:)

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Fırın Kurusu Nedir?

Fırın kurusundan daha önce bahsetmiştim.'Papatya prenses' peksimet olabilir demişti.Doğru!Bir nevi peksimet.Savaş zamanlarında bayatlamayan ekmeğe duyulan gereksinimin bir sonucu olarak ortaya çıkmış.Rabb'im savaşla kıtlıkla terbiye etmesin.

Savaş bitmiş olsa da biz Sivaslılar fırın kurusundan vazgeçemedik.Hala kışlık erzaklar arasında yerini koruyor.
Yapılışına gelince;önce simit pişirir gibi fırında(taş fırın) pişiriliyor.Ardından,sönmüş ama sıcaklığını kaybetmemiş fırında,yanlış hatırlamıyorsam 12 saat bekletiliyor.İçindeki tüm sıvı buharlaştığı için uzun zaman bayatlamıyor.
Yemeden önce yalnızca bir kez suya daldırıp çıkarıyorsunuz.Bir dakika kadar ıslak olarak beklettikten sonra kıtır kıtır yenecek kıvama geliyor.

Sahur menüm;çorba,salata,meyve ve fırınkurusundan oluşuyor.Bu menüyü Ramazan'ın sonuna kadar korumayı düşünüyorum.


Rabb'im oruçlarımızı kabul etsin(inş.)
http://www.candundar.com.tr/index.php?Did=10322 Yazı hoşuma gitti.

21 Ağustos 2009 Cuma

Şimdi Ramazanlaşma Zamanı


Mübarek Ramazan-ı Şerif'imiz tüm evlere bereket getirsin.İman bereketi,güzel ahlak bereketi,ibadet bereketi,hayır hasenat bereketi...Diğerleri zaten arkadan gelir.Hayırlı Ramazanlar...

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Mersin'de Deniz Keyfi+Plastiğe Alternatif Çözüm Önerisi

Evdeki plastik eşyaları gözden geçirdim.Bir kısmı geri dönüşüme gitti.Yoğurt kovası kalınlığındaki plastikleri geri dönüşüme gönderebiliyoruz şimdilik.Diğerlerini de(pet şişe gibi) ayrı poşetliyorum.Ama geri gönüşüme gittiğinden emin değilim.
Plastik kullanımı öyle bir noktaya geldi ki,bambu ve hasır sandalyelerin bile plastiklerini üretmişler.Karşıdan bakıldığında plastik olduğunun anlaşılması imkansız.
Plastiği bu kadar çok kullanmanın iki önemli sakıncası var:
Birincisi;plastik petrolden üretiliyor.Petrol rezervleri ise tükenmek üzere.Kullandığımız her bir plastikle muhtemel bir üçüncü dünya savaşını teşvik etmiş oluyoruz.
İkincisi;plastik doğada yok olmuyor.Bir piknik alanında pet şişe bıraktınız farzedelim.Bin yıl sonra bilmem kaçıncı kuşaktan torununuz aynı yerde piknik yapmaya niyetlenmiş olsun.Bıraktığınız pet şişenin hala orada olduğunu görecektir.Rüzgar götürmediyse:P


Buradaki haberi okuduğumdan beri Mersin'e gitmeyi düşlüyordum.Böylece plastik çamaşır sepetlerini,çöp kovalarını,seleleri atıp(geri dönüşüme gönderip) yerine el emeği,doğayla barışık sepetler alabilecektim.Sonunda kısmet oldu;eşim deniz aşkına,ben sepet aşkına düştük yollara:)


Mersinli dost-ahbap yardımcı oldu;kimseciklerin uğramadığı bir kumsal bulduk.Koskoca kumsal bize ait gibiydi.Bu kez denize girmedim.Gölgede oturdum,fotoğraf çektim,deniz kabuğu topladım.Sabah 10:30'dan sonra,akşam 17:00'den önce denize girilmesine izin vermedim.Bazıları bana 'pimpirikli' ya da 'aşırı kaygılı' yakıştırması yapıyor,varsın olsun.


Sivas'tan aldığım söğüt ağacından çamaşır selesini plaj çantası niyetine kullandım.Ama oyuncaklara bir çözüm bulabilmiş değilim.Keşke şu kovaların,tırmıkların alternatifleri olsaydı.Cilalanmış ahşap olamaz mı mesela?Elimden geldiğince yerli üretim olmasına dikkat ediyorum şimdilik.http://www.pilsan.com.tr/Ülkemizde oyuncakların yüzde doksanı ithal ediliyor.Böyle bir ortamda Pilsan bence zoru başarmış.Takdir etmek gerek.Kriz ortamında takdirlerimizi satın alarak gösterelim derim ben.Seneye bunu da bulamayabiliriz.


Sepetçileri bol bol görüntülemiştim.Ufaklık makineyle oynarken o fotoğrafları silmiş malesef.inşaAllah bir dahaki sefere...Sepetler inanılmaz ucuzdu.70 liraya evimin bütün sepet ihtiyacını aldım.Meraklıları için ilerde çekip yayınlamayı düşünüyorum.Pek meraklısı da yok,biliyorum ama.Ben bu yola baş koydum:)

Not:Sepetçileri Mezitli ile Erdemli arasında yol kenarında görebilirsiniz.

16 Ağustos 2009 Pazar

Karadeniz'in Güzelleri

Karadeniz'in havası,suyu,manzarası,yemekleri şahane.Ama bu saydıklarımı evinize götüremiyorsunuz.Bir kaç fotoğrafta anı olarak kalıyorlar.Evinde dört mevsim Karadeniz havası estirmek isteyenler için ise şunlar var;
Sepetler,ahşap süslemeler,keşan kumaşı ve Rize bezleri.


Keşan kumaşını kadınlar örtü olarak kullanıyor.Kimisi omzuna atmış,şal niyetine.Ben dört parça aldım.Birini başıma örttüm,birini atkı niyetine boynuma doladım.Bir de çanta,keşan kumaşından.Karadeniz'de gezdiğimiz belli olsun de mi?Eve döndükten sonra ikisi fiskos örtüsü oldu.Bir tanesi çinilerin altında.Biri çekmecede bekliyor şimdilik.


Rize bezlerinin hammaddesi kenevir.Zamane kumaşları gibi sentetik karıştırılmıyor.Kumaşların isimlerini tek tek sordum.Malesef balık hafızalıyım.Hepsini aklımda tutamadım.Aşşağıdaki kumaşın adı 'yuz'.Eski çuval kumaşlarını andırıyor.Sadece 2 liraya bir sehpa örtüsü alabiliyorsunuz.Eşe dosta hediye etmek için epeyce aldım.


Keşan-Rize bezi karışık masa örtüsü.

Sepetlere gelince...Uzungöl'de sivri tabanlı sepetlerden bol bol bulabilirsiniz.Diğerleri için sora sora Araklı pazarına gittik.Perşembe günleri kuruluyormuş.Üç ayrı noktada sepet satılıyordu.Pazar dışında sepet bulmak neredeyse imkansız olmuş.Böyle giderse bu meslek yakında tarihe karışacak:(

İthal hasır sepet almaya devam.Maliyet+kargo ücreti+vergi=Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.Bizdekiler sadece sepet;onlarınki dekoratif sepet.Neyse...


Bu bir fındık kırma aparatı.Doğrusu çok işimize yaradı.Yol kenarlarında satılan taze fındıklardan aldık.Dişlere eziyet etmeye son.Arabada seyahat ederken rahatlıkla kullanılabiliyor.


Lavanta kesesi.Üzerinde 'Rize' yazıyor.İçine biraz pamuk tepiştirip banyoya dekor olarak koydum.

Sağ kenardaki ekmeklik.Tek bir ağaç kütüğünü oymak sureti ile yapmışlar.Uzungöl'deki tüm restoranlar bu ekmekliklerden kullanıyordu.Bense fırınkurusu saklamak için kullanıyorum.Fırınkurusunun ne olduğunu da daha sonra yazarım(inş.)


Bunların dışında ahşap ayna,anahtarlık,şekerlik,kalemler...Benim gibi plastikleri hayatından çıkarmak isteyenler için pek çok şey var Karadeniz'de.
Bu arada sepetlerin hammaddesi fındık ağacı.Ahşap süslemeler Amasra'da yapılıyor(muş)

14 Ağustos 2009 Cuma

Uzungöl Yaylası(Trabzon)


İsmiyle müsemma;uzun bir göl,çevresinde motel ve restoranlar,gölü besleyen bir akarsu. Dağlardan kaynayıp geliyor.Mütemadiyen bulutlu bir gökyüzü.Yılın sadece bir kaç günü güneş yüzünü gösteriyormuş.Nasipliydik;üçüncü gün güneşi görme fırsatımız oldu.Fırsattan istifade bir iki çiçek böcek fotoğrafı çektim.Havanın kapalı olması gözünüzü korkutmasın.Yağmurlu iklimin kendine has etkileyici bir güzelliği var.Benim gibi güneyde oturanlar söylemek istediğimi daha iyi anlayacaktır.Benden daha güneyde yaşayan turistlerle karşılaşacaksınız bol bol.

Yazın kuzeye kışın güneye...Çok şükür memleketimizde dört mevsimi aynı anda yaşamak mümkün.
'Saklı cennet' diye bahsediyorum Uzungöl'den.Şimdilik hak ettiği ilgiyi görmüyor.





Kaldığımız motelde kamp için özel bir alan ayrılmıştı.Bana göre iklim kamp yapmaya müsait değil.En güzeli bir bungalovda kalmak.İlk fotoğraftaki bungalovda kalmak istedim.Malesef önceden tutulmuştu.Kısmetime aşşağıdaki odalardan biri düştü.
Tatilini uzungöl'de geçirmek isteyenler için bir kaç uyarı ve tavsiye;
_Temmuz ayında kışa yakın sonbahar havası yaşanıyor.Kışlık değil sonbaharlık giysiler götürmek gerekiyor.Yağmurluk alırsanız iyi olur.Gerçi yağmurluğu oradan da temin edebilirsiniz.

_Sivrisinek kovucu şart(prize takılanlardan)

_Odalarda elektrikli sobalar var.'Üşür müyüz' diye endişe duymanıza gerek yok.

_Yağmurda ıslanan giysilerinizi kurutamayacağınız için yedek giysiler alın.



Kahvaltıdan önce yürüyüşe çıkmanızı tavsiye ederim.Göl manzaralı restoranlarda kahvaltınızı yapın.Faytonla dolaşın.Arabanız varsa yakındaki köye uğrayın.Köy evlerini,mısır ve fasulye tarlalarını yakından görün.Köylülerle sohbet edin.
Hediyelik eşya dükkanlarından bol bol alışveriş yapın.Sivri tabanlı sepetlere bayılacaksınız.Dikdörtgen şeklinde bir keşan kumaşı alıp boynunuza dolayın ya da başınıza örtün.Fazla fazla alıp sevdiklerinize hediye edin.
Yöre insanının el emeği ile ürettiği pek çok şeyi dükkanlarda bulabilirsiniz.Tek tük de olsa uzakdoğudan getirilen eşyalar gördüm.Almadan önce menşeini sormanızı tavsiye ederim.Trabzon'a kadar gidip Çin malı dekoratif bir eşyayla dönmek istemiyorsanız:)

Hediyelik eşyalardan bir sonraki yazıda bahsedeceğim.Çünkü o konuya çok önem veriyorum.Şimdilik bu kadar olsun.



Not:Uzungöl motelleri için şuraya bakabilirsiniz.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Hey Gidi Karadeniz...

Yıllardır hayalini kurduğum Karadeniz tatilini gerçekleştirmek nasip oldu çok şükür.İki gece üç gün boyunca; Trabzon,Akçaabat,Araklı,Of,Uzungöl,Rize arasında mekik dokuduk.Konaklamak için seçtiğimiz yer Uzungöl Yaylası idi.Uzungöl fotoğrafları bir sonraki yazıda(inş).

Aşşağıda çay yaprakları...(Rize).Hem fotoğraf çektik hem çay nasıl toplanırmış izleyerek öğrendik(uygulayarak öğrenmek cesaret istiyor,o da bizde yok:).Kaç yılda bir ekilir,toplamak zahmetli mi v.s. sorular sorduk.Belli ki toplamak epeyce zor.Bana kalırsa bu işi kadınların yapmaması gerekir.Rabb'im çilekeş Karadeniz kadınının yardımcısı olsun.
Uzungöl'den bir kare(altta)
Aşşağıdaki fotoğrafı bir köyde çektim.Evin önünde kurutulmak üzere asılmış bitkiyi tütün zannettim.Sorduk;''hayvanlar için kurutuyoruz,ottur o'' dediler.
Çamaşırlarını da asarak kurutmaya çalışıyorlardı.Aynı şeyi ben de denedim ama iki gün boyunca hiç bir şey kurutamadım.Kurutma makinelerinden alsalar bu eziyeti çekmeseler keşke.
Rize'de mandalina yetişiyormuş.Biraz şaşırdım.Mandalina yalnız güneyde olur sanıyordum.Gerçi KPSS'ye hazırlanırken bu konuya dair birşeyler okumuştum sanki ama zihnime tam yerleşmemiş demek ki.
Henüz sararmadıkları için fotoğrafta pek belli olmamışlar.


Karadeniz çok hırçın.Sahilde oturmak bile güvenli değil.Buna rağmen yüzmeye çalışan insanlar vardı.
Of-Araklı arasında gördük bu konakları.Restore edilip turizme kazandırılsa keşke.


Uzungöl'de çeşitli ballar satılıyordu.Çam balı vardı mesela.Diğerlerinin isimlerini hatırlayamadım.Fiyatlar değişiyor.Birinin kilosu 90 TL idi.O aklımda kalmış. Ben arıcılıktan anlamam ama sürekli yağmur yağan bir coğrafyada arılar ne ara çıkıp polen topluyor,merak ettim:)



Aşşağıdaki fotoğrafı Rize'de, 'Rize bezi' almak için durduğumuz mağazanın(Bizim Eller) önünde çektim.Bahçem olsa ben de böyle bir küp gömsem toprağa.


Bu sefer yemek fotoğrafı çekmedim.Gitmek isteyenler için sürpriz olsun.Uzungöl'de fiyatların uygun olduğunu söylemekle yetineyim.Özellikle yöreye ait yemeklerden tatmadan gelmeyin.Fastfood her yerde bulabilirsiniz ama yöre yemeklerini başka yerde yiyemezsiniz.