25 Eylül 2008 Perşembe

Antep Yaz Dolması

Antep dolmasını diğer dolmalardan ayıran en önemli özellik bol sarımsaklı olmasıdır.Kullanılan kıymanın yağlı olması ve mutlaka biber salçası ihtiva etmesi de onu özel kılıyor.Genellikle kuru malzeme ile yapılanı zihinlerde yer etmesine rağmen, yaz mevsiminde taze biber,patlıcan,kabakla yapılan dolmanın tadı da bir başka.
Malzemeler:
_10 adet dolmalık patlıcan(İlk defa Antep'te gördüğüm kısa,şişkin bir patlıcan cinsi)
_8 adet acı kırmızı biber,
_5 adet acı dolmalık biber(Ben tatlı olanlardan kullandım),
_Biraz taze yaprak(salamura da olabilir),
_Her bir dolma için pratik olarak bir avuç pirinç(2.5 su bardağı kadar)
_300gr. yağlı kıyma,
_2 adet iri soğan,
_1 baş sarımsak,
_Eşit miktarda domates ve biber salçası(Dilediğiniz kadar),
_Karabiber,tuz,
_3 limonun suyu ya da karşılık gelecek kadar limon tuzu.
Yapılışı:Patlıcanları üst kısımlarından keserek oydum.Biberleri temizleyip kenara aldım.Soğan ve sarımsakları ince ince kıydım.Pirinci ve kıymayı ekledim.Limon suyu hariç diğer malzemeleri de ekleyip iyice karıştırdım.Tıka basa olmayacak şekilde patlıcan ve biberleri doldurup tencereye dizdim.Yaprakları da sarıp bir köşesine yerleştirdim.Üzerini basacak kadar su koyup,ekşisini gezdirdim.Yarım saat kadar kısık ateşte pişirdim.
Tarif için şu linkten faydalandım.

http://aintabsofrasi.blogcu.com/etli-yaz-dolmasi/361426

22 Eylül 2008 Pazartesi

Kesme Hamurlu Yeşil Mercimek Çorbası(Sivas)


Malzemeler:
Hamuru için:
_1 su bardağı un,
_Yarım yumurta,
_1/4 çay fincanı su ve tuz.(mantı hamuru gibi sert bir hamur yoğrulur.Merdaneyle açılıp kare şeklinde kesilir.)
Çorba için:
_1 çay fincanı yeşil mercimek,
_Yarım çay fincanı köftelik bulgur,
_Kesilmiş hamur parçaları,
_Yarım kaşık domates,yarım kaşık biber salçası,
_Margarin+tereyağı.
Yapılışı:Su dolu bir tencereye önce mercimeği koyun.10dk. kaynadıktan sonra ayrı bir tencerede yağ ve salçayı kavurun mercimeğe ilave edin.Pişmesine yakın bulguru ve hamuru ekleyin.Gerekiyorsa kaynar su ilave edin ve tüm malzeme pişene kadar kaynatın.

Not:Erişteniz varsa,hamur yoğurmanıza gerek yok.

20 Eylül 2008 Cumartesi

Yoğurtlu Kek


Bu benim ilk öğrendiğim kek tarifiydi.Bilmeyen yoktur herhalde:)
Malzemeler:
_2 yumurta,
_1 su bardağı şeker,
_1 su bardağı yoğurt,
_1 su bardağından biraz eksik sıvıyağ,
_3 su bardağı un,
_1 paket kabartma tozu,
_1 paket vanilya,
_Dilediğiniz kadar dövülmüş ceviz,
_Bir fiske tuz.
Yapılışı:Yumurtalar ve şeker mikserle iyice çırpılır.Yoğurt ve yağ eklenip biraz daha çırpılır.Un, kabartma tozu, vanilya,ceviz ve tuz aynı anda karışıma eklenir.iyice karıştıktan sonra yağlanmış kek kalıbına dökülür.180 dereceye ayarlanmış fırında 20 dk. kadar pişirilir.

19 Eylül 2008 Cuma

Zeytinyağlı Bamya


Malzemeler:
_Yarım kg. bamya,
_1 adet büyük boy soğan,
_2 adet orta boy domates,
_1 adet limon,
_Zeytinyağı,domates-biber salçası.
Yapılışı:Bamyaların sap kısmı koni oluşturacak şekilde soyulur.soğan ve domatesler yemeklik doğranır.Soğan pembeleşene kadar zeytinyağında kavrulur,salça eklenir,biraz daha kavrulur.Domates eklenir,fazla öldürmeden yemeğin suyu dökülür.Kaynamaya başladığı zaman bamyalar ilave edilir(Daha önce eklerseniz bamya suyunu salar).Orta ateşte pişene kadar kaynatılır.Ocaktan indirmeden hemen önce limon sıkılır.

18 Eylül 2008 Perşembe

Lebeniye Çorbası(Antep)

Bu çorbayı Antep'te öğrendim ama Urfa'yı ziyaretimiz sırasında aynı çorbanın soğuk olarak kebap yanında servis edildiğine şahit oldum.Oradaki ismi ise 'leben'di ve kıvamı biraz daha koyuydu.
Malzemeler:
_1 çay fincanı dövme ya da pirinç,
_Yarım su bardağı haşlanmış nohut,
_2.5 su bardağı yoğurt,
_Yarım yumurta,
_Zeytinyağı ve nane.
Yapılışı:Dövmeyi ve nohutu tencereye alıp dövmeler pişene kadar kaynattım(Nohut zaten pişmişti).Bir kasede yoğurt yumurta ve 1 su bardağı suyu mikserle iyice çırptım.Kaynamakta olan çorbaya bu karışımı ekleyip hiç durmaksızın karıştırdım.(Karıştırmayı bırakırsanız yoğurt kesilir)İlk kaynama belirtisini görür görmez çorbayı ocaktan aldım ve üzerine kızdırılmış yağ-nane döktüm.Son olarak tuzunu attım.
Bilmeyenler için bir not:Dövme, buğdayın dövülmüş halidir ve Güneydoğu mutfağında sıkça kullanılır.

16 Eylül 2008 Salı

Şehriye Çorbası(Kıymalı)



Malzemeler:

_1çay fincanı şehriye,

_Yarım kaşık domates,yarım kaşık biber salçası,

_1-2 çorba kaşığı kıyma,

_4-5 dal maydonoz,

_Yeterince sıvıyağ-margarin ve tuz.


Yapılışı:Yağla salçayı iyice kavurun.Şehriye ve maydonozu ekleyip biraz daha kavurun.Suyunu ilave edip kaynamasını bekleyin.Kaynayan çorbaya küçük parçalar halinde kıyma atın.Tuzunu da atıp altını kısın ve şehriyeler pişene kadar kaynatın.

11 Eylül 2008 Perşembe

Bereketli Marmara(Bursa,İznik ve Gölcük'ten kareler)


Üzüm bağları
Zeytin Ağaçları

Nektarin.Minyatür DomatesZeytinler ekim başından itibaren sofralarda yer bulacak.Sert kabuklu ve iri çekirdekli bir üzüm türü.Soğuğa dayanıklı olduğu için, aralık ayının ilk haftalarında dahi(donma tehlikesi yoksa) tezgahlarda yerini korur.


İsmini,yetiştiren kişinin de bilmediği tropikal bir meyve(ya da sebze:)


Deneme amaçlı ekmişler.Kış bastırmadan olgunlaşır mı bilinmez.Ne olduğunu bilen varsa yazsın lütfen:)

Antep'in zehir zemberek biberlerinden el-aman dediğimiz için,mal bulmuş mağribi gibi tatlı biberlere saldırdık:)

Dalından tazecik domates koparıp,suyunu akıta akıta yemek, her kula nasip olmuyor.Benim gibi büyükşehirde, apartman dairesinde oturanlar,böyle anların kıymetini çok iyi bilir.

Zeytin ağaçları ve asmalar iç içe.


Taze ceviz benim nazarımda kurusundan daha makbul.Getirdiklerimin bir kısmını buzluğa koydum.Bakalım sonuç nasıl olacak.Mevsim meyveleri






Patlıcanların hatırı kalmasın:)

Çoğumuzun ''incir'' olarak bildiği meyvenin adı Bursa'da ''yemiş''.


İznik gölünden bir manzara...İznik ovası, bereketini, büyük ölçüde göl suyuna borçlu.''Damlama'' ve ''yağmurlama'' denilen sulama teknikleri yoğun olarak kullanılıyor.

İçanadolunun bozkırını seyrederken hissettiğim burukluk, burada yerini hayranlığa bıraktı.Keşke güzel memleketimin her bir karış toprağı böyle bereketli olsa.Dünyada, tarımda öncü olarak kabul edilen Hollanda'nın yüzölçümünün, Konyanın yarısı kadar olması ne kadar da düşündürücü.


Ve yeniden yollardayız.İstikamet Gölcük.

Yolda durup su içtiğimiz bir çeşme.Asırlıkmış gibi duran bir çınar ağacının altında çok güzel görünüyordu.Gülhane parkındaki çınarları hatırlattı bana.


Gölcük,tepeden görünüş.

Gölcük,sahil(güneş batarken)
Kıbrıs harekatında emeği geçmiş bir gemi,şimdi müze haline getirilmiş.


Gölcük'te sevgili Zeytin Yaprağı'na misafir olduk.Sağlık sorunlarına rağmen bizi ağırlama konusunda ısrarcı olması mahcubiyetimize sebep oldu.Eltime derinden teşekkürlerimi sunuyorum,Gölcük'ten güzel anılarla ayrılmamıza vesile olduğu için:)

İzmit'in havası ve denizi, bana, uzun yıllarımı geçirdiğim İstanbul'u anımsattı.Hele bir de vapur geçince tam oldu:)

Gece İznik'e döndük ve ertesi sabah tası tarağı toplayıp yeniden yola koyulduk.

Antep'e dönerken Pozantı'da atlattığımız kaza tehlikesini saymazsak, tatil boyunca bizi üzen hiç bir durum olmadı.


Tatil yazılarımı bir postta hallederim diyordum ama görünüşe göre İznik Çinileri bir sonraki yazıya kaldı.Amacım; güzel anılarımı sizlerle paylaşmak, hem de ilerde okuduğum zaman keyif alacağım bir çeşit tatil anıları defteri oluşturmak.Artık ben mi okurum,geride kalanlar mı okur,bilinmez...

4 Eylül 2008 Perşembe

Kapadokya Gezisi(Cappadocia_Turkey)

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba.Yorucu bir KPSS maratonu,ev temizliği, ardından tatil...En son tarif yazmamın üzerinden neredeyse 6 ay geçmiş.Ramazan ayının tüm mü'minler için hayırlara vesile olmasını diliyorum.Aylardır doğru dürüst mutfağa girmeyen ben, Ramazan vesilesiyle bişeyler döktürmeye başladım acizane:)Ama önce tatil izlenimlerimi yazmak istiyorum.


Yolculuğumuzun ilk durağı Kozaklı(Nevşehir).Termal otelleriyle ünlü küçük bir ilçe.Yaz aylarında termal otel fikri biraz garip gelebilir ama asıl amacımız Kapadokyayı gezmekti.

Yolumuzun Kayseriden geçmesini fırsat bilip, mantı ve sucuk yiyebileceğimiz bir yer bulduk.Ev mantısı yemeyi umuyordum ama istediğim gibi olmadı.



















Öğleden sonra otelimize yerleştik.Aslında, Kapadokyayı gezerken cave hotel(mağara otel)'lerde konaklamayı hayal etmiştim ama eşim havuzlu otel konusunda ısrarcı oldu.ne yapalım,başka bahara.



İlk günü dinlenerek ve havuza girerek geçirdikten sonra, ertesi sabah kahvaltımızı yapıp, Avanos'a doğru yola çıktık.Kozaklı-Avanos arası 72km.Dolayısıyla yol hiç yorucu olmadı.Son anda Avanos'a girmekten vazgeçip Zelve tarafına döndük.Yol üzerinde Paşabağı denilen, peribacalarının yoğun olduğu bölgede bol bol fotoğraf çektik.



Paşabağında deve ile turlamak ya da üzerinde fotoğraf çektirmek mümkün.


Gitmeyi düşünenler için bilgilendirme amaçlı söylüyorum;müzelere giriş, yerli turistler için kişi başı 8 lira.Neyse ki ,Turizm Bakanlığının 20 liraya sattığı müze giriş kartlarından haberdar olduk.Kartla bir yıl boyunca Türkiye'nin tüm müzelerini ücretsiz gezebiliyorsunuz.



Bu bölgedeki mağaralar keşişlerin inziva yeriymiş.





Paşabağını gezdikten sonra, bir iki dakika uzaklıktaki,Zelve Açıkhava Müzesine gittik.çocukla tamamını gezemeyeceğimize kanaat getirince bir iki fotoğraf çekip ayrıldık.




Zelve, eskiden bir yerleşim yeriymiş.Taşlara oyulan mağara evlerde yaşayan insanlar daha sonra başka bir bölgeye nakledilmiş ve burası müze olmuş.

Bu mağara geçmişte mutfak olarak kullanılmış.







Sırada, Göreme Açıkhava Müzesi var.



4-13.yüzyıllar arası manastır olarak kullanılmış.Her yerde kiliseler var.Karanlık kiliseyi gezmek için ayrıca ücret ödemek gerekiyor.
Tavan süslemeleri




Bunlar da mezar odalarıymış.



Göreme açıkhava müzesini gezip Ürgüp'e doğru yola koyulduk.Şehrin girişinde, sağ tarafta, kapadokyanın simgesi haline gelmiş olan peribacaları var.
Ürgüp, daha ziyade konaklama ve eğlence olarak ün yapmış.Şehirde bir çok konak ve mağara restore edilerek otel haline getirilmiş.Bu da meşhur Asmalı Konak dizisinin mekanı.
Televizyonda göründüğü kadar geniş olmaması dikkatimizi çekti.Daha önce,'Zerda' dizisinin çekildiği konağı gezerken de aynı şeyi düşünmüştük.

Ürgüp'te ufaklık baklava diye tutturunca mecburen bir pastaneye oturup, baklava ve limonata istedik.Ben yalnız limonata içtim.İştahımı Avanos'ta yiyeceğim testi kebabına saklıyordum çünkü:)

Ve nihayet...Çanak çömlek diyarı Avanos'tayız.Çok acıktığımız için önce yemek yiyip daha sonra çömlek almaya karar verdik.


Esnafa en iyi testi kebabını neresi yapar diye sorduğumuzda ''Zelve ya da Tafana restoran'' dediler.İlk rastladığımız Zelve olduğu için oraya girdik.

Siparişimizi verip sabırsızlıkla beklemeye başladık.

Eşime,''peyniri tırtıklayıp durma,fotoğraf çekeyim öyle'' dedim ama duramaz ki:)


Garson,biz daha ne olduğunu anlayamadan,testiyi kırıverdi.Yemeğin içinde hiç testi kırığı olmaması ise çok ilginçti.


Etler biraz daha pişseydi daha çok hoşuma giderdi ama gene de güzeldi.Kapadokya'ya gidenler testi kebabı yemeden dönmesin derim ben.

''Kör de bilir Avanos'un yolunu,testi bardak kırığından bellidir.''

Aşık Seyrani, Avanos hakkında bunları söylemiş.(Keşke _de bağlacını bitişik yazmasalardı)


Karnımız doyunca alışveriş faslına geçtik.

Hemen yan taraftaki çanak-çömlek dükkanlarında, elma çayı(apple tea) içip,çömlek yapımını izleme fırsatı da bulduk bu arada.

Meraklıları için bir kaç bilgi:Avanos çömlekleri, şehrin içinden akan Kızılırmak'tan çıkarılan toprakla,doğal malzemeyle ve elde üretiliyor.Gene de son yıllarda artan fabrikasyon ürünlere karşı dikkatli olmakta fayda var.Çömlek, geçirimli malzemeden üretildiği için, içine konulan malzemeyi uzun süre aynı ısıda tutma özelliğine de sahip.Bunun yanında aşşağıdaki gibi dekoratif amaçlı üretilen ürünler de var.




Dükkan sahipleri Kütahya'dan getirttikleri çinileri de satıyorlardı.Ben buna bir anlam veremedim.Çini ya Kütahya'dan alınır ya da İznik'ten.Çömlek ise Avanostan...Bir sonraki durağımız İznik olduğu için çinilere dönüp bakmadık bile.


Bunlar benim aldığım çömleklerden bazıları





İlerleyen günlerde ziyaret ettiğimiz kayınvalidem,aldıklarımı görünce, eski eşyaların içinden bu zeytin küpünü bulup çıkardı.Plastik bidonlar çıkınca kullanmaz olmuşlar.Sentetik icad oldu doğallık bozuldu:(


Kapadokya maceramız Avanosla birlikte son buldu.Bölgenin tamamını gezmemiz mümkün olmadı tabi.Ihlara Vadisi,balon turu,çocuklu bir aile için fazlasıyla yorucu ve tehlikeli olabilirdi.Otelde bir gün daha geçirdikten sonra İznik(Bursa)'e doğru yola çıktık.İkinci durağımız İznik başka bir yazıda...Yukardaki fotoğrafı İznik'te bir bağda çektim.